22 Şubat 2010 Pazartesi

Enid Blyton: Afacan Beşler





Batık gemiler, ıssız adalar, terk edilmiş şatolar, yıkık kaleler, ve en basitinden ağaç evler çocukların ilgisini çeker. Bunun nedeni, çocukların, yetişkinlerden ayrılıp kendi başlarına hareket etme ihtiyaçlarıyla açıklanabilir. Enid Blyton’un da çocuklara romanlarında verdiği en büyük özgürlük budur. Onun kitaplarında çocuklar bisikletlerine atlayıp günlerce evden uzakta kalabilirler, anneleri de onlara mutlulukla el sallamadan önce yolda yesinler diye içlerinde salamlı, yumurtalı sandviçler, çikolatalı kekler, kök birası ve limonata olan dev gibi piknik sepetleri hazırlamayı unutmaz.



Okul çıkışı ağaç evde toplanıp maceraya atılan Gizli Yediler’in aksine Afacan Beşler maceralarını yaz ve kış tatillerinde yaşarlar. Bu yüzden öyküye suçun çözülüp suçlunun yakalanmasının yanı sıra bir de yeni yerlerin keşfi, yeni insanlar ve daha büyük bir macera eklenir. Blyton’un dünyaları korunaklı, eğlenceli ve çocukların kolaylıkla iyiyle kötüyü ayırt edebilecekleri dünyalardır. Bir başka değişle, onun dünyalarının gerçek hayatla alakası yoktur.



Afacan Beşler; Julian, Dick ve Anne adlı 12 ile10 yaşları arasındaki üç kardeş ve onların 11 yaşındaki kuzenleri Georgina’dan oluşur. Ancak Georgina bir tomboy olduğu için kendisine George denilmesini tercih etmektedir. Kimilerine göre Enid Blyton’un en başarılı olduğu seri Afacan Beşler’dir. Karakterler daha belirgin, psikolojileri daha ortadadır. Aralarında kendisine Georgina denildiğinde küsüp giden bir üyeleri bile vardır.



Five on a Treasure Island, 21 kitaplık serinin ilk kitabı. Bu bölümde çocuklar yaz tatillerini geçirmek üzere amcaları ve kuzenleri George’un yanına Kirrin Koyu’ndaki 300 yıllık büyük taş eve giderler. Başta ters ve tuhaf bir çocuk olan George’la anlaşamasalar da zamanla birbirlerine alışırlar ve beraberce denize girip lezzetli yiyecekler yiyerek günlerini gün ederler. Koyun karşısındaki ıssız adaya çıkmaları, adanın yakınındaki batık geminin esrarını çözmeleri ve ıssız adadaki yıkık kalenin altında uzanan tünelleri gösteren bir harita bulmaları fazla zamanlarını almayacaktır. Kemerli girişleri, yerle bir olmuş kuleleri, yıkılmış duvarlarıyla hala gururlu bir şekilde yükselen kalenin zindanlara açılan tünellerinin ardında bir define gizlidir. Çocuklar evden hafta sonunu adada geçirmek için izin alırlar. Yiyecek, içecek, kürek, ip, el feneri, ve battaniyeden oluşan envanterleriyle sandala atlayıp adaya çıkarlar. Ürkütücü, karanlık ve yankılarla dolu tünellerde defineyi aramaya başlarlar. Ancak yalnız değillerdir. Adaya yabancılar çıkmıştır ve onlar da definenin peşindedirler. Elbette çocuklar bir kez daha akıllarını çalıştırıp adaya çıkan bu yabancılardan kurtulacak ve altınları George’un babasına başarıyla teslim edeceklerdir.



Kitap altınların bulunmasıyla bitmiş olabilir ama serinin öteki kitaplarında adaya çıkan yabancılar yakalanmayı, George’un yaşadığı 300 yıllık evin altından adaya uzanan tüneller keşfedilmeyi, ve adanın üzerindeki sır perdesi aydınlanmayı beklemektedir.





Hiç yorum yok: